Bundan yirmi yıl önceye kadar insanlar Devlet Kurumları’nda bir işe girmek için yıllarını harcarlar, eğer kamuda bir işe girebilirlerse emekli olana kadar o işte kalırlardı. İş güvenliği önemliydi ve yaşlanana kadar aynı işverenle devam ederlerdi.

İş değiştirmek gibi bir şey yoktu: Çoğu zaman memuriyet süresini işveren belirlerdi. Yeni işe alınan eski çalışanlarla aynı başarıyı gösterse ya da daha iyi çalışsa bile son giren ilk gönderilen olurdu.

Bu durum küreselleşmeyle birlikte değişti. Ömrünüzü tek bir işverenle geçirmek artık eskisi gibi ideal olarak görülmüyor. Çalışma süreleri giderek kısalırken iş değiştirmek olağan bir şey olarak görülüyor.

Ama sıklıkla şirket değiştirmek – her altı ayda bir ya da her yıl- yine de uygun görülmüyor. Çoğu insan bir sonraki işine geçmeden once en azından bir iki sene mevcut işinde kalmaya çalışıyor. Hızlı iş değiştirmeler beraberinde mülakatlarda zor soruları da - getiriyor. Ayrıca daha kazançlı bir teklif yüzünden iş değiştirdiğinizi söylemektense gelecek vaat eden bir rol için ayrıldığınızı söylemek profesyonel anlamda daha kabul edilebilir.

İşverenler de çok sık iş değiştirenlere çok iyi gözle bakmıyorlar. Şirkeler çalışanlarını ellerinde tutmak için çok çalışıyor, insanları işe almak ve eğitmek pahalı bir süreç. İnsan Kaynakları modelleri çalışan bağlılığı ve gelişimi üzerine kurulur. İşverenler çalışanların kendilerine değer verildiğini hissetmesi için sürekli başka roller de verirler. Tüm bunlara ragmen günümüzde iş değiştirmek olağan bir şey.

Eğer düşünürseniz aslında yalnızca iş yerlerini değiştirdiğimizi ama yaptığımız işin aynı kaldığını göreceksiniz. Bazen yeni beceriler ediniyor olabiliriz ama genelde mevcut becerilerin üzerine yenilerini ekleyerek deneyim ve uzmanlığımızı geliştiriyoruz.

Bugün iş değişiminden daha çok kariyer değişimine doğru giden bir trend söz konusu. İnsanlar tutkularının peşinden gidiyorlar. Yıllarını kurumsal sektörde geçirip, ardından spor ya da seyahat tutkusunun peşinden gidern ve daha sonra restoran ya da başka bir iş kurarak girişimcilere katılan bir arkadaşınız mutlaka vardır.

On yıl once bu tür insanlar istisnaydı, ama artık değil. Mevcut kariyerlerini geride bırakıp tutkularının peşinden giden insanlar oldukça işverenler de kendilerini bu yeni trende gore gözden geçirmeli.

Bu trendi etkileyen dört faktörü inceleyelim şimdi de

Becerilerin süratle eskimesi

Okuldan mezun olduktan sonra kitapların bir köşeye atıldığı günler geride kaldı. Günümüz dünyasında becerilerin sürekli güncellenmesi gerekiyor. Teknoloji ve iş modellerindeki süratli değişikliklere, müşteri tercihlerinin değişmesinin hızına yetişmek gerekiyor. Doğal olarak pazarlanabilir becerileri yeterli olmayanlar hayatta kalabilmek için girişimcilikle ilgili birşeyler yapmalı.

Hiper otomasyon

Yapay zeka ve otomasyonun ilerlemesi iş dünyasını etkiledi. Otomasyon nedeniyle işten çıkarılmak, bu nedenle işini kaybetmekten korkmak girişimciliğe daha çok yönelinmesine neden oluyor.

Kariyer seçeneklerinin bolluğu

Doktor, avukat ya da mühendis olmanın toplum nezdinde tek kabul edilen kariyer seçenekleri olduğu günler geride kaldı. Yönetim, ürün ya da moda tasarımı, call centre, hizmet sektörü gibi ikinci dalga kabul edilebilir mesleklerin de ötesine geçtik, Son yıllarda ise bloggerlar, sosyal medya yöneticileri, applikasyon geliştiriciler ve daha fazlasına tanık olduk. .

Dinlenmenin meşruiyeti

Dinlenmek artık eskisi gibi kötü bir kelime değil. Millenialların hayatlarının bir parçası. Bir kaç yıla kadar gelişmiş ekonomilerde dinlenmeyi ve serbest zamanını talep edenler tembel olarak görülmüştü. Halbuki bugün, gerektiğinden fazla çalışmayı istememek, özel yaşamını önemsemek kabul edilebilir bir şey. Finansal güvenlikle birlikte serbest zaman insanların tutkularının peşinden gitmesinin yolunu açıyor. Bu kitap yazmak da olabilir, çiftlik kurmak da.

Tüm bunlar yetenek savaşının yalnızca bir kaçı tarafından kazanıldığı anlamına geliyor. İşverenler işi ve işyerini bireylerin ihtiyaçları etrafında yeniden düşünmeli. İşverenler çalışanlarının büyük bir yüzdesini kaybetmemek ve millenialların sadakatini kazanmak için daha çok düşünmeli.

Abhijit Bhaduri