VINCE MOLINARO, Lee Hecht Harrison
Size şaşırtıcı gelebilir ama yalnızlık toplumumuzun karşı karşıya olduğu en önemli sağlık problemlerinden biri.
Yakın dönemde 2014-2017 yıllarında ABD Sağlık Bakanı olarak görev yapan Koramiral Vivek H. Murthy’nin Harvard Business Review’ da yalnızlık ve hayatımız üzerindeki etkilerini değerlendiren harika bir makalesi yayımlandı.
Dr. Murthy, yapılan araştırmaya göre ABD’de yetişkinlerin %40’ını yalnız hissettiğine değindi. Duygusal iyi-oluşun sağlığın en önemli ve en az değer verilen göstergelerinden biri olduğunu ifade eden Murthy, birinci elden (hastalarla yaptığı çalışmalara dayanarak) yalnızlığın etkisi ve sosyal kopukluğun sağlık ve üretkenliği ne derece etkileyebileceğini de gözlemlediğini belirtti. Dr. Murthy’nin makalesi kesinlikle okumaya ve zamanınızı ayırmaya değer.
Yalnızlık iş dünyasında da birçok liderin yaşadığı bir keder. Yine Harvard Business Review’ da yayımlanan 2012 tarihli bir araştırmaya göre, CEOların yarısının yalnızlık ve soyutlanmadan dolayı mustarip olduğu ve büyük çoğunluğun bu durumun performanslarını olumsuz yönde etkilediğini düşündüğü ortaya koyuluyor.
Yalnızlığın birçok şirkette yaygın olduğunu kesinlikle gözlemledim. Çalışma arkadaşlarından, liderlerinden ve çalıştıkları şirketin hedefleriyle bağlantısı kopan çok sayıda çalışan var.
Danışmanlık hayatımda da bazen liderlik rollerindeki insanların şirket içindeki en yalnız çalışanlardan olduğunu gördüm.
Liderlik pozisyonunda olmak yönettiğiniz insanlarla mesafe koymanızı gerektiren görevleri yapmanızı gerektirebilir. Çoğu zaman sevilmeyen kararları vermek ve işini yeterince iyi yapmayan kişilerle yüzleşmeniz gerekir. Bu durum etkili bir lider olmanız için zorunlu olmakla birlikte yönettiğiniz insanlarla aranıza ayrılık da getirir.
Hâlbuki çalışanlar ve liderler işyerinde bir “ortaklaşalık” ihtiyacı içindelerdir. Yönettikleri insanlarla güçlü bir yakınlık ve birliktelik duygusu yaratabilen liderler bireylerin yalnız hissetmesini önleyen enerjik ve hayat dolu bir şirket kültürünü yerleştirebilir.
Gallup’ un araştırması işyerinde yakın arkadaşlar edinmenin yalnızca psikolojik sağlığımız için gerekli olmadığını, bizi daha üretken de yaptığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, şirketlerimizde sosyal soyutlanmanın iyi olmadığı gerçeğini bilmemize rağmen, hepimiz anlamlı ilişkiler kurmakta kayda değer engellerle karşılaşıyoruz.
Günümüzde uzaktan ya da evden çalışmak giderek yaygınlaşan bir uygulama. Bunun birçok avantajı olduğu gibi, insanların çalışma arkadaşlarından soyutlanması gibi bir sonucu da söz konusu.
Çalışanların ve liderlerin birbiriyle konuşmasını önleyerek gerçek pozitif ilişkilerin kurulma fırsatını sınırlayan iletişimsiz şirket kültürlerini de görmeye devam ediyoruz.
Son olarak ilişki ve yakınlık kurmaya değer vermeyen birçok lider görüyorum. Ancak bu düşünce biçimi değiştiği zaman liderler ve yönettikleri insanlar arasındaki mesafe kapanabilir.
Aşağıda çalışma arkadaşlarınızla pozitif ilişkiler kurmak ve olan ilişkileri güçlendirmek ve ekibinizle gerçek anlamda bir ilişki ve yakınlık kurmak için kendinizi değerlendirmeniz için sormanız gereken birkaç soru yer alıyor:
• Çalışma arkadaşlarınızın odasına haftada kaç kez uğruyor ya da onlara nasıl olduklarını sormak için telefon ediyorsunuz?
• Ne kadar sıklıkla öğle yemeğini tek başınıza ya da bir çalışma arkadaşınızla birlikte yiyorsunuz?
• Bir çalışma arkadaşınızla aranızda bir gerginlik olduğunda, bu durumdan kaçınır mısınız yoksa durumu iyileştirmek için proaktif adımlar mı atarsınız?
• Eğer bir liderlik pozisyonundaysanız, ekibinizde ortak bir amaç duygusu yaratmak için hangi eylemleri gerçekleştirirsiniz ve çalışanlarınızı nasıl bu yönde beslersiniz?
Günümüz dünyasında liderler ve şirketler başarılı olmak için ciddi bir baskı altındalar. İşyerlerindeki kopukluğun sizi ya da ekibinizin hızını kesmemesi için elinizden geleni yapmalı ve önlemelisiniz.
Bu haftanın sorusu: iş yerinde sağlam ilişkiler kurmak için neler yapıyorsunuz?